cadılar bayramı


geldi yine bir cadılar bayramı zamanı. aslında cadılar bayramı geleneği daha danimarka'ya 2000'lerin başında gelmiş. öyle oturmuş bir şey değil yani. on gün öncesinden tüm gågade (kent merkezinin trafiğe kapalı alanı) boyunca iskeletler, boynundan asılıp ölmüş cesetler ve dev örümceklerle "süslemeler" yapıldı. 

danimarkalıları bazı yönlerden anlamak çok zor. mesela en ufak bir sokak gösterisini ya da dükkan açılışını büyük bir etkinlik olarak görüp hepsi oraya doluşuyorlar (gerçi ne yapsınlar başka yapacak şey mi var?). yaşadığım şehir (vejle) yüz binden az nüfusa sahip ancak kutlama, event bir şey oldu mu sokaklar caddeler dolup taşıyor anlamak güç.


halloween günü gelip çattığında vestergade'den kocaman bir yaratıklar, vampir ve cesetler ordusu yola çıktı. şehrin büyüklüğüne ölçeklersek gerçekten de yoğun bir kalabalık. insanlar cadde boyunca üst üste dizilmişler. grubun yürüyüşü başaladığı an yüzlerce çocuk korku ve mutluluktan çığlıklar atarak bu özel anı kutladılar.

cadılar bayramı konusunda çok tutucuyum. çocukların ceset kıyafetleri giymeleri, kan içen vampirleri alkışlamaları falan nedir anlamıyorum. böyle bir yeni nesil geliyor tüm dünyada. bunu cadılar bayramı özelinde söylemiyorum (ki bu özellikle amerika'da çok eski bir gelenek). ama mesela iş arkadaşım kızına doğum gününde tabut şeklinde pasta yaptırdıklarını söylediğinde gözlerim yerinden fırlamıştı. yani bilmiyorum. çok mu muhafazakarım? neyse işte bir cadılar bayramı daha kafamda bir sürü soru bırakarak geçti ve gitti. :)



danimarka'da doktora gitmek



biri danimarka'nın kusursuz bir sağlık sistemi olduğunu mu söyledi?

danimarka'da cpr numarası (tc kimlik no gibi) olan herkes sağlık hizmetinden ücretsiz olarak faydalanır. bu birçok ülke vatandaşı için inanılmazsı zor. burada "sağlık hizmetinin bedava olmasına inanamıyorum" diyen yabancılara türkiye'de de sağlık hizmetinin ücretsiz olduğunu söyleyerek hava atabilirsiniz.

danimarka'da tüm sağlık hizmetlerinin ilk ayağını aile hekimleri yürütüyor. bir hastalığınız varsa öncelikle aile hekiminizden randevu almanız gerekiyor. randevu aralığı şehre ve hekiminizin sorumlu olduğu kişi sayısına bağlı olarak 3-5 gün ile 2 hafta arasında değişiyor. cpr numarası olan herkesin bir sarı kartı var (sundhedskort). bu kartta adresiniz ve aile hekiminiz yazıyor. tüm sağlık hizmeti alımlarınızda mutlaka bu kartı ibraz etmeniz isteniyor.

ilk muayenenizi aile hekimi yapıyor. hastalara ayırdıkları süre oldukça uzun. gerekirse kan alma gibi bizde doktorun asla yapmadığı işleri hemen orada ofislerinde yapıveriyorlar. yine türkiye'den farklı olarak danimarka'da he hekimin her ilacı yazmaya yetkisi var. yani türkiye'de yeşil reçete ile sadece psikiyatristin yazabileceği bir ilacı aile hekimine hemencik yazdırabiliyorsunuz (yaptım biliyorum :))

muayene sonrası eğer aile hekimi gerekli görürse sizi uzmana yönlendiriyor. işte işin zor kısmı burası. çünkü aile hekimini bir uzmana ihtiyacınız olduğuna ikna etmek oldukça zor. türkiye'de çat kapı uzmana gitmek falan... yok öyle işler :( aile hekimi milyonlarca soru ve testten sonra ola ki uzmana yönlendirmeye karar verdi! o zaman ikinci maraton başlıyor.

uzman hekim sayısı çok az. o yüzden bizdeki gibi muayenehane açıp hasta yakalamak için tanıtım yapmalarına hiç gerek yok. uzman hekim misin? aç kliniğini, ertesi gün kapında kuyruk olsunlar. olay bu kadar! bir çok şehirde her uzmanı bulamıyorsunuz. örneğin benim yaşadığım şehirde sadece bir tane romatolog var (yine çok şanslıyım çünkü çoğu şehirde o da yok). hadi ikinci aşama. uzmandan randevu almak.

uzman randevusu daha çok kraliyet ailesiyle görüşme ayarlamak gibi bir şey. hatta o da değil. çünkü kraliyet ailesinden insanlar şehir içinde normal bir hayat sürüyorlar. yani prenses mary'i süpermarkette görüp konuşmak uzman doktor randevusu almaktan çok daha kolay :) şanslıysanız bekleme süreniz 1 ay değilseniz 3 aya kadar varabiliyor. uzmanın sekreteri sizinle konuşup beklemenizi söylüyor. ne zaman saat kaçta doktora gidebileceğiniz ise size bir mektup olarak geliyor. daha önce de bahsettiğim gibi danimarka'da posta kutusu çok önemli. ;)

eğer acil bir hastalığınız varsa gün içinde aile hekiminizi arayıp o gün için acil randevusu alabiliyorsunuz. "basit" sorunlar için acil servisleri meşgul etmek kesinlikle yasak. yine türkiye'deki gibi çatkapı acile gitmek yok. önce acil servisi aramalı ve telefonda durumunuzun "çok acil" olduğuna dair operatörü ikna etmelisiniz. sizinle konuşan sağlık görevlisi sürekli "şunu yap, bunu yap" şeklinde acil servise gelmeden neler yapabileceğinizi anlatıyor. eğer onu ikna edebilirseniz o zaman acile gitme hakkı kazanıyorsunuz.

* yeni edindiğim bir bilgiye göre sağlık hizmet grubunuzu değiştirerek ve bir miktar para ödeyerek direkt özel doktora gidilebiliyor. ancak tamamen ücretsiz olsun diyorsanız yukarıdaki prosedürleri takip edeceksiniz...